25 Ağustos 2016 Perşembe

İhtişamıyla göz kamaştıran Versailles,Versay Sarayı (Le château de Versailles) Fransa Gezi Rehberi ve Yat Partisi

 

Amsterdam ve Brükselin ardından rotamız Brükselden yaklaşık 3 saat uzaklıkta olan Paris'e doğruydu.Avrupa Turunda Brüksel-Paris üçlüsünü herkes bilir.Birine giden mutlaka
diğerlerine de uğrar parası ve zamanı varsa :)Otobüsle birbirlerine yaklaşık 2-3 saat uzaklıkta bulunan bu 3 ülke başkenti dünyanın en çılgın ve güzel başkentlerinden.
 Paris için couchsurferımı yani kalacak yerimi ayarlamıştım.Beni ağarlayan arkadaş Parise yaklaşık 20 dakika uzaklıkta (RER hatları ve gelişmiş tren sistemleri sağ olsun) bulunan Versailles Sarayına 5 dakika uzaklıkta kalıyordu.. Paris'e vardığım gün geleneksel müzik festivaline denk gelmiştim,her yer inanılmaz şekilde coşkulu ve kalabalıktı.Bir anda böyle bir parti ortamının içine düşeceğimi tahmin etmemiştim açıkçası :) Gece kalacağım yere tren seferleri bitmeden varmam ve dinlenmem gerekiyordu lakin koskoca bembeyaz bir yatın üzerinde,çılgınlar gibi eğlenen gençleri görünce hemen sırt çantamla birlikte nehre inen merdivenleri kullandım ve çılgın insanlara katıldım: ) Nirvanaya ulaşmış coşkuyla dans eden gruptan bir kaç arkadaşla tanıştım bana da bir şeyler ikram ettiler (Misafirperverliğin gerektirdiği şeyler :D ) daha sonra bizimle Yat partisine gelsene diye reddedilmeyecek bir teklife bulundular: ) 30 Euroluk Yat partisi ücretini içeri giren bir arkadaşın,arka taraftan bilekliğini bana fırlatmasıyla ben de ücretsiz girmiştim : ) Ev sahibim gece 3 gibi yatacağını söylemişti bu yüzden  gece 2 gibi yola çıkıp Versailles'e saat 3 gibi vardım.Ertesi gün beni bu kadar güzel bir sarayın beklediğini tahmin edemezdim doğrusu..


                                                Versay Sarayı,Versailles Palace (Le château de Versailles)
Versay Sarayı Bahçesi




Saray yapımına 1661'de Av Köşkü olarak başlanan, daha sonra zaman içinde büyüdükçe büyüyen, yayıldıkça yayılan, dev bir saray kompleksine dönüşen yapı,aynı şekilde uçsuz bucaksız bir yer. bahçesiyle de dillere destan bir hal almış. Halen Avrupa'nın en büyük sarayı ünvanını koruyan Versailles (versay ya da veğsay) 6 hektarı aşan büyüklüğü ile, 2.300 odalı inanılmaz bir yer.
Kapıda görevli kontrolünden ve tarama cihazlarından geçtikten sonra bilet alma yerine doğru ilerliyorsunuz.Ben Polonyada okuduğum için geçerli Avrupa öğrenci kartım vardı aynı zamanda 26 yaşının altında olduğum için müzeye öğrenci ve yaş statüsünden dolayı bedava girmiştim.. )






Versailles Sarayı'nın bahçesinin güzelliği,sarayın içini aratmayacak şekilde tasarlanmış hatta ben bahçeyi saraydan daha çok beğendim diyebilirim.Bütün bir günü bahçenin mükemmel manzarasıyla,doğal güzellikleriyle geçirebilirsiniz.Dilerseniz 4 kişilik golf arabalarını da kiralayabilirsiniz 30 euroya veya kiralık bisikletleri deneyebilirsiniz.






Nasıl Gidilir ? 

En kolay yöntemi hiç kafa karıştırmadan onlarca detaya girmeden Paristen RER-C tren hattına binmek ve Versaillesde inmek. Tren garından çıkış yaptıktan sonra gördüğünüz McDonalds'ın sağ tarafındaki yoldan dümdüz ilerlemek.Daha sonra karşınıza çıkan dev sarayı farketmemek mümkün değil :)

Bir gün yolunuz Pariste düşerse,bu güzel sarayı görmenizi mutlaka tavsiye ederim..20 30 dakikalık bir yol sonunda muhteşem bir sarayla,bütün bir günü keyifle geçirebilirsiniz : )

23 Ağustos 2016 Salı

Amerika macerasıyla başlayan 13 avrupa ülkesiyle devam eden 2 yıllık bir gezi macerası.. 1 Fotoğraf 1000 hikaye :)

Work And Travel Nedir,Nasıl Yapılır ?
Amerika Gezi Rehberi ?
Amerikada Otostop yöntemleri ?
Erasmus Nedir,Hangi Ülkeyi Seçmeliyim,Hangi Ülkeler Daha Ucuz ?
Sosyal Açıdan Daha Fazla Aktif Olabileceğim Ülkeler Ve Şehirler ?
Avrupa Gezi Rehberi ?
Türkiye Gezi Rehberi ?
Bedava Nasıl Konaklayabilirim ?
Ülkeye Özgü Ne Yenir,Ne İçilir,En İyi Festivaller ? 
Couchsurfing Nedir, Mesaj Atarken Kullanabileceğim Taktikler,Nasıl Kabul Edilirim ?
Otostop Çekerken Dikkat Edilmesi Gerekenler?
Avrupada Trenleri Ve Diğer Ulaşım Yollarını Nasıl Bedava Kullanabilirim ?
                                                                 Büyük Valide Han Çatısı
                                       
                                                                           Büyük Valide Han Çatı Girişi                     

Arkadaşlar bundan sonra paylaşımlarımı açtığım blog ve facebook sayfamdan paylaşıyorum.. Hem anılarımı kaydedeceğim hem de gezgin insanlara ülkeler ve şehirler hakkında nacizane tüyolar vereceğim bir sayfam olsun istedim.. Şuan yeniyim ama yavaş yavaş geliştirip yararlı ve eğlenceli bir sayfa haline getirmeyi umuyorum : ) 2 yıl boyunca ülke dışındaydım Amerika ile başladığım macerama 13 Avrupa ülkesi daha ekledim ve bu ülkelerde inanılmaz anılar biriktirdim.. Sayfanın ismide buradan geliyor gördüğünüz 1 fotoğrafın arkadasında 1000'lerce anı ve macera saklı :) Harika güzelliklere sahip Türkiyede gezdiğim 40 civarında şehirde paylaşımlarıma dahil olacak.. Yaşadım diyebilmek için geride güzel bir geçmiş bırakmamız dileğiyle : ) Fotoğrafların nerede çekildiğini ve nasıl gidildiğini görmek için devamı yazısını tıklayınız..

12 Ağustos 2016 Cuma

Yaşamaya Dair


Yaşamak şakaya gelmez,

büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.

diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.

diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.

bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
"yaşadım" diyebilmen için...

~ Nazım Hikmet